The Last Guardian (PS4) İnceleme

Bu oyun sizi büyüleyici bir serüvene davet ediyor. İşte gözlemlerimiz; The Last Guardian (PS4) inceleme makalesi....

Yayınlanma:
The Last Guardian (PS4) İnceleme

Daha önce ICO ve Shadow of Colossus gibi yapımları oynamış kimseler için 2009 önemli bir duyuruya sahne olmuştu, E3 fuarında ICO ile benzer nitelikte bir oyun olacağı belirtilen The Last Guardian hakkında ilk bilgiler paylaşıldı. Kuşa benzeyen bir yaratık ve küçük bir çocuk engelleri aşarak ilerleyecek, sevgi ve dostluk gibi öğeler öne çıkacaktı. Açıkçası ses getirdi, çünkü yapımların savaş ve rekabet temelinde ağırlık kazandığı yıllarda ‘alternatif’ bir konu vaat ediyordu. 2011’de çıktı ve yılın sevilen yapımları arasında yer buldu.

Evet, böyle bir giriş açıklaması yapmayı biz de isterdik ama bu bir senaryodan ibaretti, The Last Guardian maalesef sancılı bir sürecin ardından ortaya çıkmış bir video oyunu; 2007’den beri geliştirilen yapım, 2014’te ilk kez PS4 için gündeme geldi ama olmuyordu, geliştirici ekibin üstesinden gelemediği bir proje haline gelmişti. Sessiz sedasız oyun evrenine güle güle denilmişti ki sürpriz yaşandı ve 2015’te E3’te göründü, nihayet 7 Aralık 2016’da piyasaya sürüldü. Ve test merkezimizin konuğu oldu...

The Last Guardian’da iki karakter var, bunlar çocukla Trico adlı kedi-kuş karışımı dev yaratık. Çocuk mağarada uyanıyor ve bir anda dev bir yaratıkla karşı karşıya olduğunu fark ediyor. Bulunduğu yere nasıl geldiği hakkında en ufak fikri yok. İlginç bir enstantane… Oyunda bir anlatıcı var, belli yerlerde konuşuyor ve size ipuçları veriyor. Amacınız çeşitli bulmacaları çözüp engelleri geçmek.

Trico ve minik çocuğun macerası… "Tuhaf ve gizemli bir diyarda yoldaşlık, güven ve sıra dışı maceralar üzerine kurulu unutulmaz bir hikâye." İlginç olan ise yaratıkla çocuk arasında kurulmaya çalışılan güçlü bağ. Örneğin yaratık sinirleniyor ve çocuğun onu severek sakinleştirmesi gerekiyor, bunu yapıyorsunuz ve sinir geçtiğinde içiniz ürperiyor, adeta siz de mutlu oluyorsunuz. Gerekmese bile onu durduk yerde sevmeniz de olası.

Masalsı bir etkiye sahip The Last Guardian

Trico bağırıyor, hareket ettikçe etrafı dağıtıyor, kırıyor… Çünkü büyük ve güçlü. İlginç bir şekilde pek fazla dikkatli değil. Ona bolca bağırmanız gerekiyor, Trico sesi sıklıkla ağzınızdan çıkmalı ve engelleri aşmak için ona her ihtiyacınız olduğunda da bunu bir şekilde göstermelisiniz, örneğin 50 metrelik bir aralıktan geçmeniz mi lazım, zıplamasından başka çare yok, ona bunu anlatmalısınız. Bağırmalısınız, zıplamasını sağlamalısınız… Ardından onun bulunduğu yere geçmeniz gerekli ki birlikte yolunuza devam edesiniz.

Oyun son derece farklı bir deneyim, bu arada konu kesinlikle aksiyon ya da macera değil, net bir şekilde bulmacaların çözülmesi ve engellerin geride bırakılması gerek. Durmadan bir şeylerin başarıldığı bir yapım The Last Guardian, inanılmaz bir şekilde ‘birlikte hareket ediyorsunuz’ birbirinizin varlığıyla güç buluyor ve hayatta kalıyorsunuz. Bazen Trico çocuğa yardım ediyor, bazen tam tersi. Ancak sadece Trico’nun çocuğu taşıması, oyunda ilerletmesi söz konusu bile değil, zaman zaman roller değişiyor.

Ya ilgilenmezseniz?

Yaratık, gerçekten bir hayvan gibi hareket ediyor, acıkıyor, ilgisi kayboluyor… Onunla ilgilenmeniz gerekiyor, aksi halde sizi korumuyor. Trico, özellikle kedi-köpek seven oyun meraklıları için farklı bir deneyim vaat ediyor. Oyunun gerekliliği olarak ona bakmalısınız, aksi halde sizi korumuyor. Sonuna doğru ise gerçekten bir bağ oluşuyor, onunla üzülmeye başlıyorsunuz, en gamer’ından yeni oyuncusuna kadar bu kaçınılmaz bir durum adeta. İnce ince işlenen bir bağ, oyunun en genel tanımını, öğesi. Varoluş nedeni…

Eksi yönleri de var

Oyunun mekanikleri ise yeterince tatmin etmiyor. Bulmacaları çözmek bazen işkence. 360 derece render edilmediği de görülüyor, hareketlerde bazen ilginç bekleme anları oluşuyor, her sağa dönüş komutunuz yaklaşık 1 saniye sonra gerçekleşiyor. O kadar yıllık geliştirme safhası sonucunda bunları görmek hoş değil. Grafik hataları da var, kamera hataları da. Özellikle grafiklerin son derece vasat olduğununu belirtmek mümkün, oyun devasa bir alanda geçse de bu kadar da olmaz dedirten kısımları var. Mekan ve karakter modellemeleri de dahil olmak üzere sınıfta kalan bolca görsel detay var. Maalesef yapım yeterince özenli hazırlanmışa benzemiyor.

Mekan bulmacalarıyla ilgili bir oyun yapıyorsanız mekana dair en önemli araç olan kameralara dair sorunlar büyük bir negatif puan sonucuna götürüyor sizleri. Nereye dönerseniz dönün bir şeyler eksik, yeterince iyi değil. Beklentileri karşılamaktan uzak, neyse ki dostluğunuz sürekli büyüyor ve sizi belli bir aşamaya kadar oyunda tutuyor. Oyunda az önce okuduğunuz gibi kontroller de son derece hantal.

Elbette sıkıcı konusu ve ağır temposu da cabası, ancak tüm bu olumsuzluklarına karşın The Last Guardian çok etkileyici bir serüven, sonraki bölüme geçmek için verilen yarışta bir yandan da ‘dostluk’ temasını batıra batıra aşılayan gösterişli bir yapım. PlayStation 4’ünüz varsa The Last Guardian’a merhaba dememek için fazla beklemeyin diyoruz. Herkese keyifli oyunlar.

Artılar Karakterler Konu Oyunun teması.

Eksiler Kamera açıkları Grafik hataları.

Platform: PlayStation 4.

Çıkış tarihi: 7 Aralık 2016.

Tür: Aksiyon / Macera.

Yayıncı: SCEE.

Geliştirici: Japan Studio.

Fiyat: 189 TL (PSN).

  • Fiyatı, 10 Nisan 2017'de Güncellendi: 89 TL

Yazar: Ferhat Verdi

Yorum Yapmak İçin Tıklayınız0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.